11 Şubat 2014 Salı

Kuzey Kıbrıs'ın Çiçekleri

Bitkileri seviyorum... Kuzey Kıbrıs'ın kendine özgü bir bitki örtüsü var. Buradaki çiçeklerin bir kısmı Akdeniz çevresindeki topraklarda, Anadolu'da hatta Afrika'da görülse de, bazıları yalnızca Kıbrıs'da yetişiyor ki bu da onları endemik yapıyor. Çevrede gezdikçe, özellikle de doğaya gittiğimizde etrafıma öylesine bakmak yerine yol kenarlarındaki basit çalıları da güzel çiçekleri de inceliyorum. Sonra da bunlar neymiş diye kitaplardan veya internetten bakmak hoşuma gidiyor. Elimde 1988'de iki ingiliz tarafından hazırlanan Flowers of Nothern Cyprus diye bir kitap var, Rauf Denktaş'ın önsözüyle basılmış...Güzel bir çalışma, geçen sene Bellapais'de bir eskiciden satın almıştım... Bu iklimde yetişen çiçekleri güzel fotoğraflarla tanıtıyor. Büyükkonuk'a yaptığımız gezide kitap elimde, tanıyabildiğim çiçeklerin fotoğraflarını çektim. Buyursunlar...

Calendula Arvensis / Kasımpatı

 Bu da bir lale...

Romulea Tempskyana / Tatlı kök 
Mandragora Officinarum / Adam Otu 
Oxalis Pes-Caprae / Ekşilice, Ekşi Yonca 
Cyclamen Persicum / Tavşan Kulağı, İran Siklameni

Cyclamen Persicum / Tavşan Kulağı, İran Siklameni

Cyclamen Persicum / Tavşan Kulağı, İran Siklameni
 

Naturland / Büyükkonuk

Büyükkonuk'daki belediyenin piknik alanına Kıbrıs'a ilk geldiğimiz yıl Büyükkonuk Ekoköy Festivalinden dönerken gitmiştik. Ondan sonra da bir iki kez pikniğe gittik, ama iki yıldır görme fırsatımız olmamıştı. Bu yıl sömestr tatilinde Türkiye'ye gitme konusunda fikir değiştirince, bir iki günlük bir kısa hava değişimi araştırmaya başladık. Hakan Büyükkonuk'daki piknik alanının el değişirdiğini söyledi. Yeni adı Naturland olan bu tesisi geçen baharda Özok Group almış. Facebook'dan ön araştırmamızı yaptık, kullanıcı yorumları da bizi cesaretlendirdi ve iki günlük kısa bir tatil yapmaya karar vererek rezervasyonumuzu yaptırdık. Bu işi internetten halletmek isteyenler, facebook grubundan yazışabilir, herhangi bir Özok Mağazasından kaporayı ödeyebilirler. Bizim kaldığımız 2+1 bungalovun günlük ücreti 125 TL idi. Bu fiyata kahvaltı da dahil, ancak yemekleri cebinizden yiyorsunuz. 

Bizim amacımız mangal yapmaktı, o yüzden yanımıza gerekli ekipmanımızı da aldık. Fotoğrafta görülebildiği gibi her piknik masasının üzerinde bir pergule ve içinde bir mangal yeri var. Mangalınız yoksa, tesisten kiralayabiliyorsunuz. Biz akşamüzeri vardığımız için hemen mangal işine giriştik. Lütfen piknikten sonra mangalı iyice söndürün ve ortalıkta tek bir çöp bile bırakmayın. Biz bu işlere çok dikkat ederiz. 
Naturland'de toplam 13 bungalov bulunuyor; 5 adet tek yatak odalı, 6 adet 2 yatak odalı, 2 adet 3 yatak odalı toplam 46 yatak kapasitesi bulunuyor. Önceki haline göre olumlu değişiklikler olduğunu gördük; öncelikle tesisin çevresine çit yapmaları, ormanın içinde kendinizi güvende hissettiriyor. 



Bungalovlar tamamen ahşaptan yapılmış, yerden yüksekte olduğunu görebilirsiniz. Bu, ismi lazım olmayan çeşitli hayvanlardan korkuyorsanız sizi oldukça rahatlatabilir. Aşağıda evin içinden fotoğraflar bulunuyor. Bungalovların tamamını neredeyse baştan aşağı yenilemişler. Ben temizliğinden çok emin olamadığım için yanıma çarşaf, yastık kılıfı, battaniye ve havlu alacaktım, ancak facebook'daki fotoğrafları gördükten sonra vazgeçtim. İyi ki de kendimize yük etmemişiz çünkü her şey son derece düzgün, temiz ve tertipliydi. Gittiğimiz ay Şubattı, gerçi ılıktı ama sonuçta gece soğuk oluyor. Ev yine de bizim apartman dairesinden daha iyi ısınıyordu. Bence ahşabın etkisi söz konusu. Klimalar oldukça yeni ve iyi sessiz çalışıyor. Banyoda ise suyu anında ısıtan şofbenden var. Tek eksik, saç kurutma makinesi olmamasıydı. Salondan fotoğraf çekmemişim nedense, ancak salonda minik bir açık mutfak, bir mini buzdolabı ve digiturklu bir TV bulunuyor. Ancak digiturkun film paketi yok, söylemiş olayım :)) 
Naturland'de at, koyun, keçi, tavşan, tavuk, horoz, hindi, ördek ve kartal gibi hayvanlar da var... Atlardan biri yeni doğum yapmış, tayı çok güzeldi. Zaman içinde bu hayvanların sayısı arttırılacak ve bir bölüm hayvanat bahçesine dönüşecekmiş. Ayrıca binicilik parkurları da yapmayı planlıyorlar, bu bölümler hep yapım aşamasında... Hayvanlar çocuklar için ilgi odağı oluyor tabii ama keşke bu hayvanlar tesisin içinde özgürce gezebilseler... 

Sabah kahvaltısının ardından güzel bir yürüyüş ve fotoğraf çekiminin ardından Naturland'den ayrılırken tekrar geleceğimiz zamanla ilgili planlara başlamıştık bile...

Naturland Facebook Sayfası için tık...



İletişim: Naturland Cyprus Turistik Tesisleri / Büyük Konuk / İskeleGSM: +90.533.869 48 68Email: info@naturlandcyprus.com  

12 Ocak 2014 Pazar

Güzelyurt Doğa ve Arkeoloji Müzesi

Bu hafta sonu da çoğu zamanki  gibi gibi nereye gideceğimiz hakkında bir fikrimiz olmadan yollara düştük. Eğer evden bir karar doğrultusunda çıkmamışsak, genellikle durumu akışa bırakırız. Yine öyle oldu. Bulutlu, sıkıntılı bir gündü. Ama Kıbrıs söz konusu olduğunda bu asla çok soğuk bir hava anlamına gelmez... Lefkoşa'da durmadık ve Gönyeli'den Girne yoluna dönmedik. Güzelyurt yolundaki benzinciden benzin almak için durduğumuzda, gidişin Güzelyurt-Lefke tarafına olduğu belli olmuştu. Yine de bir hedefimiz yoktu. 

Ancak yön belli olduğunda geçen hafta ofis arkadaşımla yaptığımız bir sohbet aklıma geldi, onlar geçen hafta ailece Güzelyurt'daki Arkeoloji ve Doğa Müzesi'ne gitmişler. Üstelik de bir pazar günüymüş ve müze açıkmış. Şaşırtıcı, çünkü bildiğim kadarıyla Kuzey Kıbrıs'da müzeler hafta sonu kapalıdır. Daha önce de kaç kez bu müzenin civarına gelsek hep kapalıydı. O yüzden hiç gezme fırsatımız olamamıştı. Şehir merkezine girer girmez müzenin önüne çıkıyorsunuz zaten, hemen önerimi yaptım. Ziyaret saatleri içinde olduğumuzu görünce, hemen müzenin önündeki otoparka yerleştik. Aşağıdaki fotoğrafta görebildiğiniz gibi Kışın ziyaret saatleri 08:00-15:00 arası. Üstelik müze pazar günleri KKTC vatandaşlarına ücretsiz! Tabii biz TC'liler olarak biletimizi aldık, o da kişi başı 2 TL.   


Çok büyük bir müze değil, girince sağa döndüğünüzde doğa tarihi bölümünü gezebiliyorsunuz. Camlı vitrinlerin içinde Kıbrıs denizlerinde rastlanan ilginç ve bazıları ürkünç balıklarını izleyerek başlıyorsunuz. Ben doğal tarih müzelerini çok severim ve çok heyecanlanırım. Çeşitli türleri bir arada görebilmek güzeldi ancak müzedeki parçaların bakımsızlığı ve yerleşimin eskiliği biraz üzücü doğrusu.


Beni en çok heyecanlandıran bölüm kuşların sergilendiği bölüm oldu. Ancak keşke yalnızca doldurulmuş hayvanları koyup işimiz bitti diye düşünmeselermiş.  Üstelik doldurulmuş hayvanlar oldukça yıpranmış görünüyorlardı. Bu bölümlerde bu hayvanların yaşam alanları fotoğraflar ya da illüstrasyonlarla gösterilebilirmiş, hatta zoolojik bilimsel illüstrasyonlar kullanılabilirmiş. Grafik Tasarımcı gözüyle bakınca hep böyle görüyor işte insan dünyayı. Yönlendirmeler, haritalar ve tanımlama kartları da grafik iletişim açısından yetersizdi. Keşke bu müzeye ciddi bir yatırım yapılsa ve yeniden ele alınıp düzenlense.Eminim insanlar çocuklarıyla gelirler... Aşağıdaki köpekbalığı camın içinde değildi ve çok ürkütücüydü.  


Tilkiler, tavşanlar ve kuşlar vardı ancak doldurma işlemleri daha uygun yapılsaydı bu kadar ölü görünmeyebilirlerdi. Müzede iki başlı bir kuzu ve dört ayaklı bir kuzu gibi iki anomali de sergileniyor.

Bu bölüm bitince üst katta da arkeoloji müzesi bulunuyor. Kıbrıs, çok fazla farklı kültürün  üst üste iç içe geçtiği son derece zengin bir tarihsel arkaplana sahip. Zamanında Persler, Lüzinyanlar, Fransızlar, Osmanlılar, Rumlar, İngilizler farklı kültürel etkilerini bu toplumun bileşenlerine aktarmış. Hal böyleyken arkeoloji de heyecan verici bir konu oluyor. Güzelyurt'da Vuni Sarayı ve Soli Harabeleri'nden oldukça ilginç ve çeşitli buluntular çıkmış. Üst kattaki salonda Soli harabelerinden çıkan buluntular diğer parçalardan ayrı bir odada yerleştirilmiş.Bu nekropol kazısı Kanadalı bilim insanları tarafından 1960'larda başlatılmış ancak tamamlanmamış.

İsveçli ve Kanadalı arkeologlardan sonra Eski Eserler ve Müzeler Dairesi bölgede kurtarma kazıları gerçekleştirmiş. 2005-2006 arasında da 7 mezar açığa çıkarılmış.  Bu odadaki eserler, kazılarda ortaya çıkarılan 7 mezardan biri olan 4. mezardan seçilmiş. Altın yapraklardan oluşan taç, bana Bodrum kalesinde gezdiğimiz prenses Ada'nın tacını hatırlattı. Takılar, törensel gereçler ve değerli eşyalardan örnekler görülebilir.  Diğer odalarda da farklı dönemlere ait çömlekler, heykeller ve kabartmalar  izlenebilir.
Arkeoloji Müzesi, 4. Mezardan çıkanlar

St. Mamas Kilisesi ve İkon Müzesi

Doğa Tarihi ve Arkeoloji Müzesini gezisi bittikten sonra aynı biletle yan taraftaki kiliseyi de gezebiliyorsunuz.  St. Mamas Manastırı olarak da geçiyor. Yapı 18. yüzyıldan kalma olup yandaki girişler ve sütunlar Lüzinyanlar döneminde inşa edilen Gotik kiliseden kalmadır. Bu Gotik Kilise de Bizans Kilisesi kalıntıları üzerine yapılmıştır (Eski Eserler ve Müzeler Dairesi tanıtım broşürü).  Adada Aziz Mamas'a adanmış 14 kilise olduğu rivayet ediliyor.   
St Mamas Kilisesi / Manastırı
Kilisenin girişi
Bu arada Aziz Mamas ile ilgili efsane oldukça ilginç. Efsaneye göre, 12. yüzyılda Mamas adlı bir hıristiyan aziz, devlete vergi ödemeyi reddeder. Bunun üzerine Bizans askerleri kendisini yakalarlar ve cezasını vermek üzere kente getirirlerken bir aslanla karşılaşırlar. Aslan bir kuzuyu parçalamak üzeredir. Mamas, aslanın ağzından kuzuyu kurtarıp kucağına alır; aslanın da sırtına binerek askerlerin şaşkın bakışları arasında şehre kadar bu şekilde gelir. Yetkililer bu durumdan hayli etkilenmiş ve onu ölene kadar vergiden muaf tutmuşlar. İlginç olan, bundan sonra Mamas vergiden kaçanların azizi olarak tanınıyor ve ada çapında Mamas'a adanmış 14 kilise olduğu rivayet ediliyor. Küçücük adada 14 kilise adandığına bakılırsa geçmişte vergi kaçakçılarının azımsanmayacak sayıda olup Aziz Maması yücelttikleri anlaşılıyor!

Aziz Mamas ile ilgili rivayetler bu kadarla bitmiyor; kiliseye girişte solda kendisine ait olduğu öne sürülen bir lahit bulunuyor. Lahit kapağı mermerden, üst kısımları ahşaptandır. Maalesef çektiğim fotoğraf karanlık çıkmış, ekleyemedim ama lahidin üzerinde Aziz Mamas'ın aslana biner vaziyette betimlendiği bir ikona da var. Yine kültür dairesinin broşüründeki bilgiye göre lahitten kimi zaman göz ve kulak hastalıklarını iyileştiren bir sıvı aktığı ileri sürülüyormuş. Zaten lahidin çevresi aynı zamanda bir adak sunumu yeri olmuş; ilginç ve ürkünç olan ne biliyor musunuz? İstekleri ifade eden minik nesnelerin arasında balmumundan biçimlendirilmiş kulaklar, böbrek, kalp gibi organ temsilleri ve çocuk figürleri de vardı. Sanırım çocuğu olmayanlar ya da çocuğu rahatsız olanlar da bu balmumu çocuklarla istekte bulunuyorlar. İnsanların çaresizlik halleri ne fena... Bu arada bu sihirli sıvıdan bir kaç damlanın denizlerdeki fırtınaları dindirdiği de rivayet ediliyormuş.

Kilisedeki ikonaların çoğu oldukça iyi durumda, bazıları yıpranmış tabii ama çoğu iyi korunmuş denilebilir. Bu kilisedeki ikonlar, bu kilisenin kendi ikonlarıymış, herhangi başka bir yerden taşınmış değiller. 

Alttaki duvar resmine ise hayran oldum. Fotoğrafı çok iyi çekememişim ama renkler öyle canlı ve yüzey o kadar iyi korunmuştu ki yüzyıllar öncesinden beri orada olduğuna inanmak güç. Kuzey Kıbrıs'da mutlaka bir hafta sonu bir iki saat ayırıp gezilmesini önerebileceğim üç önemli müze bunlar... Turist olarak gelenler, okumak ya da görev için adada bulunanlar ve halen buraları görmemiş Kuzey Kıbrıs'lı dostlar, mutlaka görün buraları.